sen gittin
ve şehrin içinden akmaya başladı nehirler
nehirler şehrin içinde
şehirler insanın
sen gittin
ve erken başladı kar
yüzüme çarptı hep
"asma kilit takılı ahşap kapılar"
ve gittiğin günden beri
dünyanın bütün kapıları kapalı
bütün sokakları dar
sen gittin
ve ben taş yürekli
şehirler tanıdım
bir de kadir kıymet bilmeyen
                             arka sokaklar
sığındım
boğazımda demirleyen
öz cümlelerimin arasına
sığındım
paylaştıkça çoğalan
        bir lokmanın yarısına
bir tarla kuşunun
                              kanadına
yatağını arayan bir suyun
                              inadına
yıldızlarla dolu bir göğün
                           yedi katına
sığındım
sığındım
umudum
bin bir yerinden
yamalı bir işçi tulumu
ben
o işçinin
        tulumuna sığındım
ve kavuşmak..
kavuşmak  dediğimiz şey
yol üstünde bir kontrol noktası
bir kavşak
elbette
kesişecek yolumuz
koştum geldim ben
sen de gel
bak her yanım
                yara izi
öyle bir kaç adım da yetmez
koşarak gel
            kurtar bizi
dola ellerini boynuma
sar beni
      iyice sar
kim bilir
         belki
              bizim de
bir sabah erkenden saçlarımıza 
          birlikte değer rüzgâr
--murat usta--
Eylül'14/Silopi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder